21 Mart 2012 Çarşamba

BAHAR GELDİ SANIRIM.......

Bakarım tabiat başlar büyük işine:
Bulutlar gelir uzaktan
katar katar, küme küme.
Bulutlar sular ovaları.
Bulutlar yürür dağlara doğru.
Uyanır açar gözlerini yeryüzü.
Gökler çalar davulunu.
Dalların gönlüne çeker gülün özü
en güzel kokusunu baharın.
Tohumun gönlü başlar vermeye tohum.
Ağaç durmadan söyler, döker içini.
                                         MEVLANA



Bugün 21 Mart baharın başlangıcı. Mevlana’nın dediği gibi tabiat başlamış işine gerçekten.  Pazartesi, Salı günlerinde olduğu gibi bugün hava çok güzel olmasa da İstanbul’da çevremize baktığımızda baharın geldiğini anlayabiliyoruz.


Arkadaşlarla öğle yemeği arasını fırsat bilip şöyle bir dolaştık. Bahar kareleri yakalayalım diye. Oya gibi işlenmiş doğa. Minicik mavisi ile, beyazı ile, sarısı ile renk renk.








İnsanın kanı ısınıyor, umutları artıyor, her şey daha bir güzel görünüyor. Bahar hepimize güzellikler getirsin.







NOT:Ancak bu satırları yazarken “mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır” atasözünü de hatırladım. Kar tekrar gelirse hiç şaşırmam valla.

12 Mart 2012 Pazartesi

NECMİYE ABLA-UZUN KOLYE


Takı kutumu düzenlerken Necmiye ablam aklıma geldi. Necmiye abla yazlıkta komşumuzdu. Evimiz kocaman bir meyve bahçesi içinde ikiz ev şeklindeydi. Necmiye ablalar yan evde oturuyorlardı. Unutmuyorum ben ilkokula gidiyordum. Annemler yazlıktan İstanbul’a gideceklerdi beni de Nemciye ablalara bırakmışlardı. Onun çocuğu olmadığından evde benim oyalanacağım bir şeyler bulmaya çalışmış ve sonunda büyük Nivea krem kutusunu vermişti bana oyalanayım diye. Hatırlarmısınız bilmem o zamanlar bu envai çeşit kozmetikler yoktu. Herkesin evinde her türlü yaralanmada el cilt bakında yani her derde deva olarak bir Nivea krem bulunurdu. Nereye istersen sür şeklinde. Neyse ben kutuyu aldım ve kapağını açanca hazine bulmuş gibi oldum. Sanki Kırk Haramilerin Hazinesi. Kutunun içi kolyeler, broşlar, bilezikler, küpelerle doluydu. Takıp takıp aynada kendime bakıp hayaller kurmuştum tüm gün. O gün karar vermiştim. Büyüyünce benimde Nivea kutum olacaktı. İçi incik boncuk dolu. Bu arada eski insanlar ne kadar tutumlu ve her şeyi değerlendirirmiş hiçbir şeyi atmazlarmış.
Takı kutumu düzenlerken Necmiye ablayı bu sebeple hatırladım. Düşündüm o gün verdiğim kararı yerine getirmişim.Bir sürü takı kutum var şimdi nereye sığdıracağımı bilemediğim.



 
Bir yandan bunları düşünürken bir yandan da uzun kolyelerim gözüme ilişti. Uzun zamandır bunları takmamışım. Aslında severim uzun kolyeleri ama çalışırken masaya çarpıp duruyorlar bende çıkarmak zorunda kalıyorum. Ben bunları değiştireyim dedim.



 
 Bir tanesini gözüme kestirdim. Samsun gezimizde almıştım. Boncukları renk renk ve uyumu çok güzel. Şuradaki Anthropologie kolyeden ve bu sene moda olan yakalardan esinlenerek bir yaka kolye yapmaya karar verdim. Boncuklu kısımlarını yakanın dış hattını oluşturdu. Yakanın içini de elimde bulunan zincirlerle doldurdum. Kolyenin ucunda sallanan üç yaprağı da  orta kısmına taktım.



 
 Bence düz renk kazakların üstünde çok şık durduğu gibi gömlek yakasının altına takarak ta kullanılabilinir.    

    


6 Mart 2012 Salı

JAPONYA YOLCUSU

Daha önceki şu postumda bu kart japonya yolcusu yayınladığım kart yerine ulaşmış.  Anneciği fotoğrafını çekip bize göndermiş. Adı satori küçük beyefendinin çok şeker değilmi.