IVIR ZIVIR'DAN

Çocukluğumdan beri elime geçen ıvır zıvırı kullanırım diye saklarım kıyamam.

Bu gün paylaştığım çok amaçlı kart mı diyeyim adını koyamadığım objeyi de sakladığım ıvır zıvırlar dan  yaptım.

Malzemelerim katıldığım bir seminerin yaka kartının asetatı, düğün davetiyelerinin kurdelaları, arkadaşımın Lonra’dan getirdiği çok hoş ve anlamlı hediyenin ambalaj kağıdı, kitap arasında kuruttuğum çiçekler.

Ambalaj kağıdını asetanın içine girecek kadar keserek küçülttüm. Üzerine kurumuş çiçeklerden arajman yaptım ve yapıştırdım. Kurdeladan fiyonk yapıp arajmanın dal kısmına yapıştırdım. Asetanın içine yerleştirdim. Asetanın  kenarınada yine kurdelalarden yaptığım fiyongu bağladım.

Hediye paketi süslemek için kullanılabilir. Kapı ve dolap kapaklarına asılabilir, çeşitli amaçlar için kullanılan sepetlerin saplarına bağlanabilir.

Çok insanın çöp diye attıklarından yaptığım çok amaçlı kullanılabilecek bu kartı ben kitap ayracı olarak kullanacağım.

İSKOÇYA

Size sorsalar en çok hangi ülkeyi görmek istersiniz? Siz ne cevap verirsiniz bilmem ama ben İSKOÇYA derim. Bana ortaçağdan kalma film sahnelerini andıran bir ülke olarak geliyor. Biraz büyülü, biraz mistik. Hele yılın bu zamanlarında. Karlı ışıklandırılmış ve süslenmiş sokaklar, caddeler dükkanlar.

Geçen Kurban Bayramı’nda arkadaşım gidince bana da onun objektifinden fotoğraflarını görmek nasip oldu. Ancak tabi karlı ve ışıklandırılmış değil caddeler sokaklar ama ben fotoğraflara bakıp karlı ve ışıklı ve süslü hallerini hayal edip gideceğim günü iple çekiyorum.  

Buyurun fotoğraflara ve sizde hayal edin gitmek istediğiniz şehirleri.

Big Daddy…..

Bazı sinema filmlerini sadece konunun geçtiği mekanları için seyrederim. Seyrederken yakalayabildiğim kadar mekanı anlamaya ve planını çıkarmaya çalışırım. Televizyonda seyrederken takip etmek zor olsa da, tekrar bilgisayarda da detaylı seyrediyorum. Filmi dondurarak  tekrar tekrar seyrediyorum. Tabii bu arada kalem kağıt elimde planı çıkarmaya çalışan bir tip haline geliyorum. Bu bana inanılmaz bir zevk veriyor.

Birde hayalim eski sanayi binalarını veya bir garajı yenileyerek fonksiyonlarını değiştirmek. Bir fabrika binasını otele, bir garajı konuta çevirmek gibi. Bu tür renovasyon çalışmaları çok ilgimi çekiyor. Mimar olarak bu tür bir çalışma içinde yer almayı çok istiyorum. Herhalde harikalar yaratırdım çünkü gerçekten bu işten çok zevk alıyorum.

İşte bu anlamda  zevk alarak izlediğim bir film BİG DADDY. İnanılmaz bir mekan.




















 

Evet blog blog dedim sonunda yazmaya başladım. Hadi hayırlısı….

Blogumun adı şey. Nereden çıktı bu isim derseniz bir hikayesi var.  Bizim ilkokul çağlarımızda şimdiki gibi bu kadar çeşitli görsel malzeme yoktu. Herkesin bir kurşun kalemi bir kırmızı kalemi birde annemizin diktiği veya ördüğü kalem kutumuz vardı. Kitaplar gazeteler, kırtasiye dükkanları bugünkü gibi görsel bir çok öğeyi barındırmıyordu. Yani her şey sade, tek, renksizdi. Bulabildiğimiz renkli değişik objeler her zaman ilgimizi çekerdi.

 İlkokul arkadaşlarımızla bir oyun başlatmıştık. Adı “şey” di. Herkes biriktirdiği renkli değişik objeleri toplardı ve bir araya gelip birbirimize gösterirdik. Şimdi düşünüyorum da aslında bugün bloglar da  sanal ortamda paylaşılanları biz birebir canlı olarak birbirimizle paylaşıyormuşuz. Bir nevi canlı blog oluşturmuşuz. Bu sebeple o güzel günlere özlemle ve o günkü canlı blogumuzu bugün sanal ortamda devamını sağlamak adına blogumun adını ŞEY koydum.

Hatırlıyorum da ne yazık ki saklayıp bugüne taşıyamadığım objeler renkli çiklet kağıtları, tipi tip karikatürleri, annemizin bir elbisesinden kalmış düğmesi, bir gazetede görüp kestiğimiz bir figür, resim, bayramlarda akrabalardan gelen kartpostallar, pastaneden aldığımız pastanın renkli rafyası ve paket kağıdı gibi masum mütevazi objelerdi. O zamanın şeyleri bunlardı.

Bugün blogumu yazarken sonsuz bir görsel öğe deryası içindeyim. Bu derya içinde benim gözüme takılan, sevdiğim, modifiye ettiğim, boyadığım, kesip biçtiğim ŞEY leri paylaşacağım.

Yıllar önce başladığım blog girişimim bugün sanal ortamda yeniden başlamış oldu.

BUYRUN ŞEY’E…