14 Ağustos 2012 Salı

FİLM DEĞİL ŞEHİR TURU

Tesadüf eseri bu Fransız yapımı bu film ile karşılaştım.  Filmin adı ÇOCUKLARIMIN BABASI.
Ancak baştan şunu söyleyeyim bu filmde öyle aman aman  insanı sürükleyip giden bir konu yok. Bu film bir Paris gezisi.  Daha filmin ilk sahnesinden Paris Sokaklarında dolaşıyorsunuz.


Film bir Fransız yönetmenin işi aile hayatı üzerine kurulmuş. Ancak sahneler kopuk kopuk. İlk sahnede oyuncu bir iş gününün son saatlerinde bankadan çıkıyor ve cep telefonu ile konuşarak arabasını park ettiği yer kadar yürüyor. Bu yürüyüş sırasında filmi izleyenlerde Paris sokaklarında dolaşıyor.
Tavsiyem oyuncunun ne konuştuğu ile değil sokakları seyredin. Gerçekten güzel binalar dükkanlar ve şehir mekanları yakalayabilirsiniz.
Arbasına binip ailesinin yanına Paris'e yakın kırsal bölgedeki evine gidiyor.

Bu kırsaldaki ev çok güzel.  Ev iki bloktan oluşuyor. İki blok arasında bir açık alan bulunuyor. İlk blok yaşama alanı. İkinci blokta yatak odaları bulunuyor. Evin önünden taş bir yol geçiyor ve yoldan sonra bir nehir bulunuyor. Evin manzarası bu nehir.

O kadar dinlendirici ve sakin  bu evde yaşamak istiyor insanın canı.


Yatak odalarının bulunduğu  blokta odalara bahçeden bir merdiven ile açık bir koridordan ulaşılıyor.

Yönetmenin Paris'teki evide eski tavanları yüksek bir bina.

Odalar geniş bir sofaya açılıyor ve her birinde bir şömine bulunuyor. Pencereleri gerçek Fransız balkonu. 

Karakterin işyeride eski bir bina. 



Büyük geniş demir kapı ile girildikten sonra bir sokağa geçiliyor ve apartman girişleri buradan yapılıyor. Öyle tahmin ediyorumki bu alana açılan bir çok apartmanın  girişi bulunuyor. Filmde daha bir çok mimari detay güzel mekanlar yer alıyor.  Yani tam benlik. Ben böyle filmleri seyretmeyi seviyorum. Bu film bence gişe yapacak bir film değil bir festival filmi havası var. Bunun için filmi seyeredecekseniz bu mekanları detaylar için seyredin derim. Yoksa çok sıkılır ve seyretmekten vazgeçersiniz.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

KAHVE EDEBİYATI



Uzun zamandır yazmıyordum.
Türk kahveleri eşliğinde döndüm inşallah.


Büyüklerimizde ne demiş "Ehli keyfin keyfini ne tazeler taze elden taze pişmiş kahve tazeler"



Kardeşimle bizim en büyük zevkimiz türk kahvesi içmek. Yanında bir küçük çikolata bir yudum meyve suyu veya soda işte bizim keyfimiz.
Ramazanda iftar sonrası diğer günlerde sabah içiyoruz kahvelerimizi.
Bir komşumuz vardı. Her kahve içtiğinde ferah kahveleriniz olsun derdi. Aynı sözleri herkes için bende söylüyorum. Herkesin ferha kahveleri olsun....